"Ahlak değil, torpil Cumhuriyetinde" sahtekarlık


Civan DEĞER

Türkiye son yılların en büyük skandallarından biriyle sarsılıyor. Para karşılığında alınan sahte diplomalar, usulsüzce yükseltilen notlar, görev başına getirilen sahte akademisyenler, doktorlar, öğretmenler ve hatta bazı polisler bu sahtekârlığın başını çekiyor… 

Toplumun temel güven duygusunu yerle bir eden bu tablo, sadece birkaç kişinin değil, sistemin tamamının pörsüdüğünü hatta iflas ettiğini gösteriyor. Yaşanan bu kirlilik, Atatürk’ün bir asır önce söylediği o tarihi sözün nasıl ters yüz edildiğini gözler önüne seriyor. “Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür” demiş. Oysa bugün, bu temelin üzerine inşa edilen kültür değil; torpil, sahtekârlık ve liyakatsizliktir.

Bir ülkede eğitim sistemi çürürse, yalnızca diplomalar değil, geleceğin tamamı sahte olur. Türkiye’deki sahte diploma skandalı, eğitimden sağlığa, güvenlikten kamusal hizmetlere kadar tüm alanlarda insan hayatını riske atan bir çürümüşlüğün kanıtıdır. Düşünün ki bir kişi, hiçbir akademik geçmişe sahip olmadan profesörlük unvanı alabiliyor, bir başkası doktor kılığına girip insanların hayatiyle utanmadan oynayabiliyor. Emniyet teşkilatına giren sahte polis amiri diplomalı torbacılar güvenlik yerine tehdit üretirken, sürücü sınavlarında 8 puan almış adaylara 70 verilerek binlerce potansiyel katil trafiğe salınabiliyor. Tüm bu örnekler, sadece yasal düzenin değil, yaşanan sosyal çöküşün, ahlaki değerlerin ayaklar altına alındığı ve toplumsal vicdanın da dibe vurmanın göstergesidir.

Kamu kurumlarına girişin liyakatten çok tanıdıklara, sadakatten çok menfaate dayandığı bir düzende, artık ne “başarı” gerçek bir değerdir ne de “çalışmak.” Öğrenciler ders çalışmak yerine torpil bulmaya çalışıyor, gençler hayal kurmak yerine “dayı” arıyor. Emek, bilgi ve gayretin değil, para ve kafa - kol ilişkilerinin kazandığı bir ülkede adalet ve eşitlikten söz etmemiz ne yazık ki edilemez.

Üstelik bu yozlaşma sadece iktidar çevresinde değil; muhalefet cephesinde de benzer örnekler sıkça karşımıza çıkıyor. Yani mesele yalnızca bir yönetim tarzı değil, neredeyse toplumun geneline virüs gibi yayılmış bir ahlaki erozyon meselesidir. Toplumsal değerlerin altına adeta dinamit koyulmuş, kültür yerini kurnazlığa, eğitim yerini kopyacılığa, liyakat yerini sahtekârlığa bırakmıştır. Artık insanlar yalnızca "ne bildiğine" değil, "kimi tanıdığına" göre değerlendiriliyor.

Oysa Cumhuriyet; eşitliliğin, özgürlüğün ve adaletin temelinde yükselmesi ve yeniliklerle donatılıp daha demokratikleşmesi gereken bir rejim sistemi olması demektir. Atatürk’ün “Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir” sözü, torpilsizlerin umudu olan bir devlet yapısını tarif ediyordu. Bugün ise ne yazık ki cumhuriyet, yalnızca belirli çevrelerin, belirli çıkar odaklarının güvencesi haline getirilmeye çalışılıyor. Kültürle büyümesi gereken bir toplum, sahte belgelerle yönetilen bir yapıya dönüştürülmüştür.

Bu noktada sormamız gereken soru çok nettir. Sahte diplomalıların yönettiği, torpille işlerin çözüldüğü bir ülkede, gerçek bir gelecek mümkün müdür? Yanıtı hepimiz biliyoruz, elbette ki hayır. Eğer bilgi, yetenek, ahlak ve çalışkanlık değer görmüyorsa; o ülke sadece geriye gider ve çökme riski yaşar. 

En vahim olanı ise akademisyenler, doktorlar, sanatçılar, gazeteciler ve aydınlar gördükleri baskılarla beraber işine son verilerek yurtdışına sürgüne mahkum ediliyor. Binlerce öğretmen ve memur hakkettiği halde atanmayı beklerken, sahtekarlıkla diploma alıp haksız yere kazanç sağlayanlara sebep olan sisteme mağdur olan halk adına hesap sormak neredeyse suç olacak. Suç sayılsa da haklı olduğumuz için gerçeklerden yana tavır alarak sormaya devam edeceğiz. NEDEN? 

Bu gidişata dur demek zorundayız desek de maalesef her gün Aziz Nesin’i hatırlatan bu toplumu düştüğü bataklıktan kurtarma ümidimizi yitiriyoruz. Bu sahtekârlıkların önüne geçmek için yaşanan sosyal çürüme sonucunda çöken ahlaki değerler, yerine yeniden oturmadıkça hiçbir halt olmaz. Bu bağlamda bir toplumun en büyük kaybı ahlaktır. Üzerinde yaşadığınız topraklarda yediden yetmişe ahlak fosseptik çukuruna düşmüşse bu pis koku yakın zamanda o toprağa da sinecektir. Fotoğraf: MA

Daha yeni Daha eski