Yazı ve fotoğraflar: Civan Değer
DAKTİLO NEWS - Savaşmak nefes kesmekse, barışmak nefes vermektir şiarıyla; yaşam felsefemiz doğrultusunda her fırsatta dile getirdiğimiz gibi “Ben sanatımla yaşarım; yaşadıkça öğrenirim, öğrendikçe paylaşmanın hazzına varırım” sözüme bağlı kalarak yıllar önce bir grup fotoğrafçıyla birlikte sabahın erken saatlerinde Batman’dan ters lale çekmek için yola çıkıp Sason ilçesinde bulunan Helkis Dağı’nın zirvesine tırmandık.
O dönem “Zirvedeki Özgürlük Çiçekleri” başlıklı bir yazı da kaleme almıştım. Bu yazımda ise o gün çektiğim fotoğraflara değinmekle birlikte, benim için derin anlamı olan başka bir kareyi konu alacağım. Daha da önemlisi, o süreçte bir süreliğine de olsa bölgede silahların susmuş olması ve geçici köy korucularının mevzilerden çekilmesi dikkatimizi çekmişti. O günlerde mevzilerde namluların yerini objektifler almıştı.
DEKLANŞÖR, BARIŞ VE ZİRVELERDE NEFES
Yaklaşık on yıl önce, bir grup fotoğrafçının isteği üzerine Helkis Dağı’nın zirvesine vardığımızda önceliğimiz; doğa ile buluşmak ve ilkbaharda yeşeren, yalnızca bir aylık ömrü olan ters laleleri fotoğraflamaktı. Bilindiği üzere ters lalenin ülkemizdeki asıl anavatanı Hakkâri, Van ve o coğrafyadaki zirvelerdir. Ancak Sason’da yetişen ters laleler de ayrı bir gizem taşır. Uzun ve zorlu bir yürüyüşün ardından zirveye vardığımızda bazı arkadaşlarımız doğanın kırılgan harikası olan ters laleleri fotoğraflarken, bir yol arkadaşımız daha önce korucuların mevzi olarak kullandığı, taşlarla örülmüş derme çatma yapının içine girerek objektifini karşı tarafta bulunan Mereto Dağı’na çevirdi.
Mereto, geçmişte Sason’da yaşayan Ermeniler için bir ibadet merkezi olarak bilinir ve zirvesinde tarihi bir kilise barındırır. Ben de o anı fotoğrafladım. Kurşun seslerinin yerini deklanşörün sesine bıraktığı o anda barış adına sanatın nefes verdiğini bir kez daha hissettim. O nefesle beraber, o dönem devam eden ve sonrasında “buzdolabına kaldırılan” barış süreci sayesinde yıllardır çatışmaların izlerini taşıyan zirveler belki de ilk kez bu kadar sessiz ama tedirgindi.
TETİK YERİNE DEKLANŞÖR
Dağın zirvesindeki eski korucu mevzileri bir kısmı yıkılmış olsa da hâlen duruyordu. Taş duvarların, beton siperlerin ve paslı tel örgülerin ardında yılların yükü ve kirli savaşın isi vardı. Ama bu kez mevzilerde silahlar değil, fotoğraf makineleri vardı. Objektifler doğaya çevrilmiş, parmaklar tetik yerine deklanşöre dokunmuştu. Öfke yerine yürekleri her renkten çiçekle buluşturan bir dayanışma atmosferi sarmıştı dağların doruklarını. İşte o an, Helkis’ın bağrında barışa katkı sunan fotoğraflardan birini çektik. Zirveler adeta barış diye haykırıyordu halklar adına..!
KAPANAN YOLLAR
Ancak ruhumuzu saran umut atmosferi uzun sürmedi. Dağlar yeniden kurşun sesleriyle yankılanmaya başladı. Ne yazık ki barış süreci bozuldu ve mevzilere yeniden korucular yerleşti. Biz fotoğrafçılar bir daha o zirvelere çıkamadık. Ters laleler yeniden açtı, ama onları gören yalnızca rüzgâr ve dağların sessizliği oldu. Helkis ve diğer zirveler yine silahların gölgesine teslim edildi.
YENİ SÜRECİN UMUDU
Bugünlerde yeniden gündeme gelen Barış ve Demokratik Toplum süreci, bizde eski bir hayali canlandırıyor. Belki bir gün yine o zirvelere çıkacağız. Belki bu kez siperlere yalnızca tripodlar kurulacak. Belki bütün doruklarla beraber Helkis’ın zirvesi de bir daha hiç silah sesi duymayacak. Ve belki de ters laleler, bir daha boynunu büküp hayata küsmeyecek..!
DEKLANŞÖRÜN ZAFERİ
Eğer barış kalıcı olursa, Helkis Dağı’nda yeniden fotoğraf makinelerinin sesi yankılanacak. Ters laleler yalnızca bir çiçek değil, bir çağın sembolü olacak. Ve biz, yıllar önce çektiğimiz karelere yenilerini ekleyerek dünyaya şu mesajı vereceğiz: “Artık bu dağlarda tetikler değil, deklanşörler konuşuyor.”