DAKTİLO NEWS - Başta Japonya olmak üzere gelişmiş ülkelerde alınan sıkı önlemler sayesinde, şiddetli depremler bile çoğu zaman büyük can kayıplarına yol açmıyor. Deprem yönetmeliklerine uyum, sağlam inşaat teknikleri ve etkin denetim, binaların yıkılmasını önlüyor. Ancak Türkiye’de tablo bambaşka. Yetersiz denetimler, imar afları ve çürük yapılaşma, her sarsıntıyı felakete dönüştürüyor.
KAHRAMANMARAŞ, HATAY, MALATYA
Son yıllarda Kahramanmaraş, Hatay ve Malatya’da meydana gelen depremler, binlerce vatandaşın yaşamını yitirmesine neden oldu. Yüzlerce bina saniyeler içinde yerle bir olurken, geriye acı hikâyeler, göçük altında kalan aileler ve ağır yaralılar kaldı. Enkazdan kurtulanlar ise evlerini, eşyalarını ve hayatlarını yeniden kurmak zorunda kaldı.
SORUMLULAR NEDEN HESAP VERMİYOR?
Deprem sonrası en çok tartışılan konulardan biri, çürük binaları inşa edenlerin ve denetim görevini yerine getirmeyenlerin cezalandırılmaması. Yetersiz cezalar ve uzun süren davalar, kamuoyunda “cezasızlık kültürü” algısını pekiştiriyor. Deprem uzmanları, caydırıcı yaptırımların olmaması durumunda aynı hataların tekrar edileceği konusunda uyarsa da gereken yapılmadığı için felaketlerin ardından oluşan tablo değişmiyor.
YENİ FELAKETLER KAPIDA
Jeologlar ve inşaat mühendisleri, Türkiye’nin neredeyse tamamının aktif fay hatları üzerinde yer aldığını hatırlatarak “Deprem olacak mı?” sorusunun değil, “Ne zaman olacak?” sorusunun sorulması gerektiğini vurguluyor. Mevcut yapı stokunun büyük bir bölümünün riskli olduğu ve olası bir büyük depremde yeni Kahramanmaraş, Hatay ve Malatya felaketlerinin yaşanabileceği belirtiliyor.
DENETİM, YAPTIRIM VE TOPLUMSAL BİLİNÇ
Uzmanlara göre çözüm, yalnızca yeni binaları sağlam yapmakla sınırlı değil. Mevcut riskli yapıların hızla tespit edilip güçlendirilmesi, imar aflarının tamamen kaldırılması ve mühendislik standartlarının tavizsiz uygulanması gerekiyor. Ayrıca, halkın deprem bilincini artırmak için eğitim ve tatbikatların yaygınlaştırılması şart. Fotoğraf: MA