“Barışın anahtarı: İmralı’dan yükselen tarihi davet”



Civan Değer

DAKTİLO NEWS - İmralı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Abdullah Öcalan’ın, “Bütün Kürtleri demokratik zeminde buluşmaya ve birlik olmaya çağırıyorum” sözleri, sıradan bir mesaj değil; hem Kürt halkı hem de Türkiye’nin tamamı için tarihsel bir dönüm noktasıdır. Bu çağrı, sadece siyasi bir tutum değil, aynı zamanda toplumsal bir barış iradesinin somutlaşmış hâlidir. Çünkü barış, yalnızca dostların değil, düşmanların da sorumluluğudur; sadece özgürlüğü uğruna can verenlerin değil, aynı zamanda kendi halkına silah doğrultmuş olanların da payına düşen ağır bir görevdir.

Bugün, Kürt özgürlük mücadelesi boyunca gözünü kırpmadan canını verenlerin fedakârlığı ne kadar önemliyse, aynı halkın evlatlarına silah çekenlerin barışın olgunlaşmasına katkı sunması da o kadar vaz geçilmez olmalıdır. Öcalan’ın işaret ettiği nokta, tam da burasıdır. Barış, karşıtlıkların bir araya gelerek yeni bir toplumsal mutabakat yaratıp somut sonuca taşımasıdır. Bu davet, aşiret temsilcilerinden kanaat önderlerine, iş dünyasından sivil topluma, emeğiyle var olan milyonlardan kadınlara kadar herkesi kapsayan bir toplumsal seferberlik çağrısıdır.

Özellikle kadınların sürece katılımı, demokratik bir toplumun temellerini sağlamlaştıracak ve barışın kalıcılaşmasında eşsiz bir değer yaratacaktır. Çünkü kadınların sesi, çoğu zaman susturulmuş vicdanın sesidir; onların katkısı olmadan barış yarım kalacaktır.

Ancak bu sorumluluk yalnızca Kürtlere ait değildir. Bu kirli savaşın acılarını paylaşan, ülkenin dört bir yanında bedel ödeyen herkesin omzuna tarihsel bir görev düşmektedir. Barış, yalnızca bir halkın meselesi değil, ortak geleceğin zorunlu yoludur. Bu nedenle, Öcalan’ın çağrısı bir etnik grubun sınırlarını aşmakla beraber Türkiye’nin kaderini kökten değiştirecek bir toplumsal sözleşmenin olgunlaşması davetidir.

Bugün önümüzde duran soru açıktır; yaraları derinleştiren çatışmalarla mı devam edeceğiz, yoksa bu topraklarda özgürlük ve kardeşliğin yeni bir öyküsünü mü yazacağız? Öcalan’ın çağrısı, bu soruya verilmiş güçlü bir cevaptır. Eğer bu cevaba kulak verilirse, sadece Kürt halkı değil, tüm Türkiye halkları; demokrasi, eşitlik ve barış yolunda yeni bir başlangıç yapma imkânına kavuşacaktır. 

Öcalan, bu bağlamda Kürtlerin öncellikle kendi içlerinde iç barışlarını perçinleyip ardından da Türkiye ve bölge barışının sağlanması için somut bir şekilde mücadele etmesini öneriyor. Bunun sağlanması neticesinde de bölgesel barış kaçınılmaz olacaktır.  
Daha yeni Daha eski