İki çınar bir fidan


Civan Değer

DAKTİLO NEWS - Birinin iki elle sarılıp yüklendiği bastonundan güç alarak ilmik ilmik ördüğü bir ömür, diğerinin ise gözlüğe mahkum olan bakışlarından sızlayarak sızan hatıralarla dolu çınarımsı bekleyişi ile iki ihtiyarın kaçak çay tadında ayaküstü sohbeti… Çehrelerinde yılların yorgunluğu, ellerinde hayatın susmayan titreyişi dökülüyor ömür faturalarından. Biri eğilmiş, sırtına çökmüş yüküyle konuşurken, diğeri başını yana eğmiş, sabrın ve merakın eşliğinde dinliyor.

Aralarında söz mü var, yoksa sessizliğin ortak dili mi konuşuluyor? Kim bilir… Belki bir zamanlar esaret altındaki aynı toprağa ekilmiş bereketli buğdaydan, aynı çeşmeden içilen sudan bahsediyorlar. Belki de kaybolmuş gençliklerinin izini sürüyorlar, ya da dostluğun hiç eskimeyen izlerini isli bir yaşamın arifesinde...

Arkalarında, ürkek gözlerle bakan bir çocuğun mahsumiyeti ve geleceğin sessiz belki de meçhul tanığı. Küçücük bedeniyle, büyüklerin dünyasına açılmış bir pencere gibi duruyor orada. Merakla bakıyor; belki de bu iki ihtiyarın fısıldadığı sözlerin bir gün kendisine miras kalacağını hissediyor.

İhtiyarlar toprağa kök salmış iki çınar gibi son demlerindeki sohbetin demiyle dalarken geçmişe, arka tarafta birbirinden uzakta yalnızlıklarıyla kavurucu güneşin altında bekleyen üç yaşlı kadın ise terk edilmiş çölleşen toprak misali yürek yalnızlığında derinlere dalmış ve varacakları menzili beklercesine duruyor…

Fotoğraf, yalnızca bir anı değil; zamanın içinden süzülen, Van’dan bir Serhat destanı gibi hüzne yolculuk ediyor geçmişin derinliğine doğru.

Yaşlılığın ağır ceketinde, bastonların gölgesinde ve çocuğun berrak gözlerinde; hayatın üç devri buluşuyor; geçmiş, şimdi ve gelecek.

Bu karede yalnızca iki ihtiyar yok,

Bir köyün, bir toplumun, bir insanlığın silinmemiş ve belki de hiç silinmeyecek derin bir belleği var. 

Yıllar önce Van’da, benim için bir meslek okulu olan Prestij Haber gazetesinde çalışırken çektiğim bu karenin öyküsünü derlemeye çalışırken bir de şiirini yazdım. Keyifle okuyacağınızı umuyorum..! 

İKİ ÇINAR BİR FİDAN

Tek dayanakları birer baston,

Zamana direniş bir yolculuk sohbeti,

İki dağ gibi…

Atadır onlar 

Ve sözleri toprağın derin kökleri kadar ağır…

Rüzgâr yüzlerinde kırışır feyiz alarak,

Elleri titrer ama kalpleri sabittir…

Dizlerinde yorgun yıllar,

Gözlerinde solmayan hatıralar.

Bir çocuk bakar uzaktan,

İki çınarı arasına sızmış 

Usulca bir fidan misali

Gözleri koca bir sessizlik,

Anlamasa da bilir içten içe

Arkalarda sessizliğin çığlığı

Ve üç kutsal, üç anne…

Titrek alevler gibi

Eriyerek toprağı kutsamak için bellemekteler…

Ve fotoğraf susar,

Ama içindeki ses hiç bitmez…

Geçmiş, şimdi ve gelecek

Bir karede birleşir!

Daha yeni Daha eski