Başkan Tugay’dan “kaytaran personele kitap okutma cezası” iddiası


Civan Değer

DAKTİLO NEWS (ANALİZ) - Yerel seçimler öncesi İzmir’in Karabağlar ilçesinde yaşadıkları sorunlarla ilgili dönemin belediye başkanı Muhittin Selvitopu’nu ziyaret eden kentsel dönüşüm mağdurlarının haberini yapmaya giderken orada henüz başkan adaylığı yeni belirlenmiş olan İzmir Büyükşehir Belediye başkanı Dr. Cemil Tugay ile karşılaştım. 

Makam odasının kapısında Karabağlar belediye başkanı Selvitop’nu adeta sorgularcasına etrafında birikmiş öfkeli kentsel dönüşüm mağdurları kalabalığı bir anda karşılarında Cemil Tugay’ı görünce hemen ona yöneldiler. Kalabalık Tugayın etrafını sararken Selvitopu ise adeta kafesten kurtulurcasına bir anlamda özgürleşerek hürriyetiyle buluşup rahat bir şekilde nefes aldı. 

Toplumsal olarak kökleşen geleneğimiz gereği her kafadan bir ses çıkınca; Cemil Tugay durumu öğrenmek için kalabalığı sükûnete davet ederek olayın iç yüzünü öğrenmek istedi. Kalabalık adına söz alan bir yurttaş, uzun yıllardan beri mağdur edildiklerini, verilen sözlerin yerine getirilmediğini ifade etti. Cemil Tugay ise daha yeni başkan adayı olarak gösterildiğini, sorunun kendilerinden önce Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile ilgili olduğunu, seçildikten sonra belediye olarak kendileri ile ilgili varsa problemlerin çözülmesi için yardımcı olacaklarını söyledi. Ancak kökten çözüm için daha yeni adaylığı belirlenmesine ve seçimin arifesinde olmasına rağmen dürüst davranarak kesin bir şekilde söz vermedi. 

Açıkçası Tugay’ın o günkü tavrı hoşuma gitti, çünkü seçimlerden önce siyasetçiler bu tür durumlarla karşılaştıkları zaman bol keseden atarak sayısızca vaatte bulunuyor. Ama onun duruşu netti ve ben kendisini tebrik ettim; hem bu tavrından hem de adaylığından dolayı. Hatta hemşeri olduğumuzu söylediğimde Vanlı mısınız diye sormuştu. Ancak daha sonra yaptığı bütün basın toplantılarına davet edilmeme rağmen hiç birine katılmadım ve kendisiyle hiç karşılaşmadık bir daha. Ama yakinen çalışmalarını takip ediyor ve gerektiğinde karalamadan mantıklı eleştirilerde de bulunuyorum. 

Göreve başladıktan sonra temizlik işçilerinin ve ESHOT sürücülerinin başlattığı grev sürecinde kendisini yazılarımla destekledim. Çünkü ülke nüfusunun yüzde 70’i asgari ücretle geçinmek zorunda kalırken, İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde çalışıp grev yapanlara, Tugay tarafından teklif edilen70 bin TL maaşı kabul etmemesi kendisine destek olmam için yeterli bir sebepti. Bu gün gene aynı durum olursa tekrar desteklerim. Fakat işin gerçek yüzüne bakarsak 70 bin TL yeterli bir para mı? Hayır. Ama genele göre değerlendirdiğimizde ise hiçbir belediyenin daha yüksek maaş vermediği de bariz bir şekilde ortadır.

GREV, ULAŞIM VE TEMİZLİK

O süreçte bir haftadan daha uzun süren grevden dolayı zaten yoksul olan ve çoğunluğunun özel aracı olmayan kent insanı ciddi bir mağduriyet yaşadı. Çalışmak zorunda olan insanlar kilometrelerce yol yürüyerek işe gitmek mecburiyetinde kaldı. Bu durunda aynı zamanda mağdur olan halkın yanında da mesleğim gereği yer aldım… Greve katılan ve aralarında gerçekten iyi niyetli, eğitim almış, okuyan, araştıran, aydın ve insan ilişkilerinde değim yerindeyse zirve yapmış olan az sayıda ESHOT sürücüsü bulunmaktaydı. Onlara saygımız sonsuzdur. Özellikle kadın sürücülerin neredeyse hapsi birer insanlık abidesidir adeta. Sürekli toplu taşıma araçlarını kullanmak zorunda olan biri olarak zerre kadar kadın sürücülerin bir eksiğini görmedim, bu kaliteli karakterlerinden dolayı kendilerini öz kardeşim gibi bir anlayışla selamlıyorum. Umarım daha da çoğalırlar. Fakat bazı erkek sürücüler sanki ilkçağdan kalma bir yaklaşımla halka karşı kırıcı oluyor. Duraklarda bekleyenleri görmezden gelmeleri, engelli yurttaşlara yardımcı olmamaları, özellikle yaşlılar ve kadınlar konusunda hassas davranmamaları son derece itici oluyor. Bazı sürücüler daha yolcu inmek için dışarıya adım atmaya çalışırken kapıları kapmaya çalışıyor, bazıları da sanki mahalle minibüsü sürer gibi araçları hor kullanırken, bazıları ise uzun yol şoförü misali kamyon kullanırcasına kaba davranışlar sergiliyor. Bence bu durum göz önüne alınarak ciddi bir revize ihtiyacı kaçınılmaz kılıyor.   

SU KESİNTİLERİ VE ÇÖP SORUNU KENTİ FELÇ ETTİ

Ardından kentte başlayan uzun süreli su kesintileri İzmir’i adeta felç etti. Bununla beraber uzun süre toplanmayan çöpler ülke gündemine girerken, halk tarafından da büyük tepkiler aldı. Yaşanan su kesintileri nedeniyle temizlik ihtiyacını gideremeyen milyonlarca kent insanının sağlığı ciddi anlamda tehlikeye girerken bu konuda yazdığım yazılarla eleştirilerimi ve önerilerimi dile getirdim. Susuzluğa bir de günlerce toplanmayan çöpler eklenince kültür kenti olarak bilinen İzmir’in cadde ve sokakları değim yerindeyse pislik yuvasına dönüşüp farelerin cirit alanı oldu. Tabi bu konuda tamamen başkan Tugay’a ve ekibine yüklemek biraz vicdana sığmayan bir yaklaşım biçimi olabilir. Bu sıkıntılı süreçte ilçe belediye başkanları gerekli hassasiyeti göstermedi. Hatta “çevreci” olan bazı belediye başkanları bu konuda duyarlı olan kent insanını hayal kırıklığına uğrattı destek tam da yeridir. “Özellikle Buca, Karabağlar, Konak, Çiğili ve Bornova gibi merkezi ilçe belediye başkanlarının ciddi anlamda yetersiz kaldığı bariz bir şekilde ortadadır…  

ÖZEL GÜVENLİK KRİZİ

Bir başka konu ise belediye bünyesinde çalışan özel güvenlik görevlilerinden oluşan 500 kişilik bir grubun önce işine son verildiği iddiası, ardından bunların büyük bir kısmının emekli olması gerektiği halde halen işten ayrılmama ısrarı ve bazılarının da kronik hastalıklarından dolayı çalışamayacak durumda olması nedeniyle böyle bir girişimde bulunulduğu kesinleşti. Ki bu mantıklı bir girişimdi. Son olarak edindiğim bilgilere göre, yaş sınırını doldurmuş ve çalışamayacak derecede hasta olanlar emekli edilecek, geriye kalanlar ise başka birimlerde görevlendirileceklermiş. Belediyenin durumuna baktığımızda mantıksal anlamda çok fazla personel var. Bazı personeller tek başına 3 kişinin işini yaparken, bazı birimlerde görev yapan 3 kişi ise bir kişinin yapması gereken işi bile yapmıyor. Bu durum mantık dışı olduğu kadar, hakkaniyetli de değildir. Bu konuda Cemil başkana önerim; 1 kişinin işini yapmayan 3 kişileri de gözden geçirmesidir. Bu bağlamda Cemil Tugay’ı haklı gördüğüm için umarın kendisini tekrar işçi, beni de emekçi düşmanı ilan etmezler. Belki herkesin kendine göre doğruları, hatta haklılık payı olabilir ama gerçek bir tanedir. Onun için herkesi gerçeğe davet ediyorum. 

“İŞTEN KAYTARAN PERSONELE KİTAP OKUMA CEZASI” İDDİASI

Dün edindiğim yeni bilgiye göre Cemil Tugay işten kaytaran personele kitap okuma cezası verecekmiş. Eğer bu doğruysa Cemil başkanı şimdiden yürekten kutluyorum. Doğrusu bana göre bu ceza değil, hatta anlayan için onur verici bir yaklaşım biçimidir. Belki de dünya genelinde hayata geçirilecek bir ilktir. O nedenle ben şimdiden kendi kütüphanemden 100 tane kitap bağışlıyorum. Ayrıca başlatacağım kampanya kapsamında da elde edeceğim bütün kitapları bu arkadaşlarımıza armağan edeceğim. 

Sonuç itibariyle Cemil Tugay; iktidar tarafından yaşanan bütün ambargolara rağmen geçmiş belediye başkanından daha iyi çalışmakla beraber daha gerçekçi davranıyor. En azından onun zamanında cemaat mensuplarının işe alınmadığı inancımı henüz kaybetmiş değilim. Yani bir anlamda geçmiş yönetimin bıraktığı enkazdan belediyeyi kurtarmaya çalışırken bir taraftan da kısıtlı imkanlarla sorunları çözmek için çabalıyor. 

Daha yeni Daha eski