Orman yangınında yitirilen 10 canın sorumlusu kim?


Civan Değer

Türkiye’de doğa olaylarının felakete dönüşmesinin temelinde ihmaller ve toplumsal bilinç eksikliği yatıyor. Son olarak meydana gelen orman yangınında 5 AKUT gönüllüsü ve 5 ormancı hayatını kaybetti. Acı tablo, bu tür felaketlerin önlenebilir olduğuna dair tartışmaları yeniden alevlendirdi. 

Doğal afetler değil, bilinçsizlik öldürüyor

Türkiye’de sıkça karşılaşılan deprem, sel, orman yangını ve maden kazaları gibi olaylar, yalnızca doğanın değil, insan kaynaklı bilinçsizlik ve ihmalin sonucu olarak can kayıplarına neden olmaya devam ediyor. Yaşanan acıların büyük bir kısmı, önceden alınabilecek basit önlemlerle engellenebilirdi. Maalesef ne yeterli derecede önlem alınıyor, ne de bütün alanlarda olduğu gibi bu konuda da gerekli bilinçlendirme sağlanıyor.

İhmal zinciri; aynı acılar, farklı tarihler

Depremde çürük yapıların yıkılması, yangınlara karşı hazırlıksızlık, maden ocaklarında denetimsizlik şimdiye dek hep can almaya devam etti... Her felaketten sonra dile getirilen benzer sorunlar, çözüm beklerken bir sonraki trajediye zemin hazırlıyor. Geçmişte Soma’da yaşanan maden faciası, Van ve Elazığ depremleri, Karadeniz sel felaketleri ve Manavgat yangınları gibi olaylar bu zincirin halkalarını oluşturuyor. Bütün bu acılara rağmen gerekli önlemler alınmıyor.

Cezasızlık güvensizliği artırıyor

Felaketlerde sorumluluğu bulunan yetkililerin yargı süreçlerinde çoğu zaman kayda değer cezalar almaması, kamuoyunda cezasızlık algısını güçlendiriyor. Toplumda adalete ve denetime dair güven duygusu zedelenirken, gelecekte benzer ihmallerin tekrarlanma riski artıyor. Hukuki yaptırımların caydırıcılıktan uzak olması, sistemsel bir zafiyetin göstergesi bariz bir şekilde ortaya çıkıyor.

Yangınlarda bilinçsizlik ilk sırada

Yaz aylarında sıklaşan orman yangınlarının büyük çoğunluğu insan kaynaklı. Bilinçsizce yakılan anızlar, söndürülmeden bırakılan piknik ateşleri ya da rastgele atılan cam şişeler, geniş ormanlık alanların yok olmasına yol açıyor. Yangınların ardından yapılan soruşturmalarda; eğitimsizlik ve denetimsizliğin büyük bunu daha net bir şekilde gözler önüne sergiliyor.

Ekipman ve personel yetersizliği

Afet anlarında görev yapan ekiplerin çoğu zaman yetersiz ekipman ve eksik personelle müdahaleye çalıştığı biliniyor. Bu durum, hem felaketin daha hızlı büyümesine neden oluyor hem de mücadele eden personelin hayatını riske atıyor. Bugün yaşanan kayıp sonucunda yitirdiğimiz 10 canımızın ölümü bunun somut örneğidir. 5 AKUT gönüllüsü ve 5 ormancı, yangın söndürme çalışmalarında hayatını kaybetti. Bu tür kayıplar, sistemli bir hazırlık ve planlama ile en aza indirilebilirdi, ya da hiç olmayabilirdi.

Yetişmiş insan gücü tehlikede

Yangın, sel ve deprem gibi afetlerde yaşamını yitiren sadece siviller değil; aynı zamanda alanda görev yapan uzmanlar, gönüllüler ve teknik personel. Özellikle arama kurtarma ekipleri ile ormancıların hayatını kaybetmesi, sadece o anki müdahaleyi değil, gelecekteki afetlerle mücadele kapasitesini de zayıflatıyor. Can kayıpları yalnızca rakamdan ibaret değil; her biri ciddi bir birikimi, bilgi ve deneyimi temsil ediyordu bu arkadaşlarımız.

Toplumsal bilinç ve afet eğitimi hayati önem taşıyor

Bunun için afetlerle mücadelede önleyici tedbirlerin artırılması, afet bilincinin küçük yaşlardan itibaren verilmesi gerekiyor. Hatta okullarda ana ders olarak müfredata alınmalıdır. Ancak Türkiye'de afet eğitimi hâlâ istenen düzeyde değil. İlk yardım, tahliye, yangın söndürme gibi temel konularda toplumun büyük bölümü bilgisiz ve ilgisiz. Bu da sadece doğayı değil, insan hayatını da ciddi anlamda tehdit ediyor.

Böyle devam ederse aynı acılar tekrar yaşanır

Her felaket sonrası yetkililer tarafından “gereken yapılacaktır” açıklamaları havada uçuşup buhar olurken, yeterli önlem alınmaması nedeniyle acılar tekrarlanıyor. Bilinçsizliğin, ihmalkârlığın ve hazırlıksızlığın bedelini ise ağır ağır bir ve acılarla dolu bir şekilde ödemeye devam ediyoruz. Bugün yaşanan 10 kayıp, sadece bir istatistik değil; ihmaller zincirinin son halkasıdır. Aynı acıları yaşamamak için sistemli değişim, denetim ve eğitim kaçınılmaz oluyor. Fotoğraf: MA

 

Daha yeni Daha eski