Civan DEĞER
DAKTİLO NEWS (ANALİZ) - Türkiye’de demokratikleşme konuşulup kurulacak komisyonda siyasi partilerden temsilciler yer alırken, yıllarca devam eden sürece kanıtlık yapan, yaşanan zorunlu göçü raporlaştıran GÖÇ – DER ve İHD gibi sivil toplum kuruluşları komisyona neden alınmıyor?
1990’lı yıllarda Türkiye’nin doğu ve güneydoğusunda yaşanan yoğun güvenlik politikaları, Kürt coğrafyasında büyük bir zorunlu göç dalgasına neden oldu. Koruculuk sistemini reddeden köyler devletin hedefi haline gelirken, binlerce köy yakıldı, on binlerce aile yerinden edildi. Bu zorunlu göç, yalnızca fiziki bir yer değişikliği değil; kültürel, ekonomik ve toplumsal bir kopuşu da beraberinde getirdi.
VAN’A GİRİŞTE GÜNLERCE BEKLETİLEN GÖÇ DALGASI
Dönemin uygulamaları arasında en dikkat çekici örneklerden biri Van’da yaşandı. Koruculuk sistemine karşı çıkan köylülere zorla dayatılan göç dalgası valilik kararları doğrultusunda adeta bir tampon bölge haline getirildi. Göç eden ailelerin kente girişleri yasaklanarak günlerce bekletildi, barınma ve insani ihtiyaçlar açısından büyük zorluklar yaşandı. O dönemi belgeleyen “Van’a Göç Yasağı” başlıklı haberimiz, hâlen arşivlerde yerini koruyor.
MEKAN DEĞİŞTİ, AMA ACILAR DEĞİŞMEDİ
Günler sonra metropollere göç eden binlerce aile, yeni yaşam alanlarında çoğu zaman yoksulluk, dışlanma ve kimlik kaybı ile karşı karşıya kaldı. Göç, sadece bir yer değiştirme değil; geçmişin, toprağın, belleğin ve toplumsal aidiyetin yitirilmesini de beraberinde getirdi. Maddi olarak telafi edilebilecek bazı zararların ötesinde, manevi yıkımın izleri halen silinmiş değil.
DEMOKRATİKLEŞME SÜRECİ VE SESSİZ BIRAKILMAK İSTENEN HAFIZA
Bugün Türkiye, yeniden bir demokratikleşme ve normalleşme gündemini tartışırken; geçmişte yaşanan bu zorunlu göçlerin açtığı yaraların nasıl sarılacağı sorusu önemini koruyor. Devletin meclis çatısı altında çözüm odaklı komisyonlar oluşturma niyeti olumlu bir adım olarak görülse de, bu bağlamda mağdurların doğrudan sürece katılmaması dikkat çekiyor. Onun için İHDE ve GÖÇ – DER gibi kurumların kurulacak komisyonda mutlaka yer alması gerekmektedir.
İHD VE GÖÇ-DER NEDEN KOMİSYONLARA DAHİL EDİLMİYOR?
Zorunlu göçün en aktif tanıklarından ve mağduriyetin dokümantasyonunu yapan en köklü kurumlardan olan İHD ve GÖÇ-DER’in bu tür süreçlerde dışarda bırakılması, eleştiri konusu olmaya devam ediyor. 40 yılı aşkın süredir göç politikalarını izleyen, raporlayan ve mağdurlara destek sağlayan bir yapıların barış ve çözüm odaklı komisyonlarda yer almaması, sürecin kapsayıcılığına dair soru işaretleri doğuruyor.
GEÇMİŞLE YÜZLEŞMEDEN BARIŞ MÜMKÜN OLAMAZ!
Kalıcı toplumsal barış ancak geçmişle yüzleşerek mümkün olabilecek. Yakılan köylerin, dağıtılan ailelerin ve unutulmaya yüz tutmuş kültürel değerlerin yeniden hatırlanması ve onarılması, demokratikleşmenin temel araçlarından biridir. Bu nedenle buna en iyi kanıt da İHD ve GÖÇ – DER raporlarında mevcuttur. Onun için İHD ve GÖÇ – DER gibi kurumların komisyonda yer alması kaçınılmaz olduğu kadar aynı zamanda temel bir haktır.
HAFIZA, ADALET VE GELECEK
Zorunlu göçle yaşanan büyük kopuş, bireylerin hayatında silinmeyecek izler bıraktı. Bu izlerin onarılması, sadece tazminat ödemekle değil; aynı zamanda toplumsal hafızayı görünür kılmak ve mağdurları sürecin öznesi yapmakla mümkün olacak. Eğer gerçek bir demokratikleşme hedefleniyorsa, çözüm masasında geçmişin tanıkları da mutlaka yer almalıdır.